İnsan dünyaya geldiği günden tat alma, yemekleri yiyecek borusuna yöneltme ve yutkunma gibi daha birçok fonksiyonu dil yardımı ile yapmaktadır.

İnsan dünyaya geldiği günden tat alma, yemekleri yiyecek borusuna yöneltme ve yutkunma gibi daha birçok fonksiyonu dil yardımı ile yapmaktadır. Ayrıca konuşma ve sözlerin düzgün söylemek için dilin önemi çok büyüktür. Artikülasyon gibi hayati önem taşıyan dil, ağızımda büyük bir yer tutmaktadır.

Vücudumuzun her bir organında olduğu gibi bu organda da doğumdan sonra ya da yaş geçtikçe yaşanan çeşitli hastalıklar bulunmaktadır. En çok görülen hastalık türü olan Ankiloglossi (yani Dil Bağı) doğumsal bir hastalık çeşidi olup aileler tarafından hemen hissedilebilmektedir.

Doğum süresi boyunca 4 haftada dilin 2/3 kısmı artık gelişmeye başlar. İlk önce 3 tane dil tomurcuğu belli olmaya başlar. Oluşan tomurcuklar sol ve sağ kısımlardan hızlı bir şekilde büyüyerek orta hatta birleşir. Fakat bu süreçte dil hala ağız tabanında serbest bir hale gelmiyor. Bir süre zaman geçtikten sonra artık dil ağız tabanında serbestleşir ve hareketli bir hal alır, frenulum isimli bağla ağız tabanına tutunmaya başlar. Bu zaman dilimi boyunca dili ağız tabanına bağlama görevini yapan frenulum serbestleşemez ya da hücre artması nedeni ile kalınlaşır ve dilin serbestleşmesine engel olur. Bu prosedür Ankiloglossi olarak adlandırılmaktadır.

Hastanelere bakacak olursak iki tür hasta çeşidi bulunmaktadır. Bunlardan biri yeni dünyaya gelen bebekler ve konuşa bilmeyen çocuklardır. Yeni doğmuş bebekte konuşma bozukluğu anlaşılmadığı için emme sorunu olduğu zaman dil ile bağlı problemin olabileceği anlaşılmaktadır. Bu olayın yaşanması sırasında kilo alamama ve gelişime süresinde gerilikler gibi şeyler görülebilmektedir. Konuşamayan çocuklarda konuşma sorunun dil bağından olduğu düşünülmektedir. Fakat bu yanlış düşüncedir, dil bağı sadece bozuk konuşmaya ve artikülasyon problemlerine yol açmaktadır.  Kısaca söylemek gerekirse dil bağı konuşmama için sebep olarak gösterilemez.


Dil Bağı Ameliyatı

Dil bağı ameliyatı için çok fazla müdahaleye ihtiyaç duyulmamaktadır. Neredeyse hastaların hepsinde lokal anestezide makas vasıtasıyla dil bağı kesilebilir. Dil bağı ameliyatında bazen işlemin ardından kanama ve ağrılar görülse bile daha çok ağrı olmadan müdahale gerçekleşmektedir. Lokal anestezi vasıtasıyla ameliyat olunduktan hemen sonra yemek ve su içebilirsiniz. Yani herhangi bir sınırlama koyulmamaktadır. Nadir durumlarda işlemden korkan ve sabit kalması mümkün olmayan çocuklarda genel anesteziye ihtiyaç duyulmaktadır. Genel anestezi zamanı da işlemler aynı yöntemler ile uygulanmaktadır. Geniş ya da büyük olan dil bağlarında ise dil bağını kestikten hemen sonra dikiş işlemi gerekli olabilir.


Dil Bağının Yol Açtığı Sorunlar

Dil bağı yüzünden çocuklar daha bebek yaşlarından itibaren bazı hareketleri yaparken zorlanırlar. Anne sütü emen bebeklerde yeterli süt ihtiyacını karşılayamama gibi sorunlarda ortaya çıkmaktadır. Bu sorun biberonla beslenen bebekler içinde geçerlidir. Çocuklar normal bir emme sağlayamadıkları için dişleriyle meme ucunu çiğnerler ve buda sonrasında ağrılara yol açar. Yaşı artan çocuklarsa yedikleri yiyecekleri normal şekilde yutamazlar ve yiyecekleri yönlendiremezler.


İnsan dünyaya geldiği günden tat alma, yemekleri yiyecek borusuna yöneltme ve yutkunma gibi daha birçok fonksiyonu dil yardımı ile yapmaktadır.